çalışma yeriniz ev olursa?

evden çalışmak bir çok insanın düşündüğünün aksine daha disiplinli olmayı gerektiriyor; ama hayat tabi ki her zaman istediğimiz gibi olmuyor.

toksik kişiler

çevrenizde, enerjnizi tükettiğini düşündüğünüz arkadaşlarınız var mı? insan, doğası gereği, kendine toz kondurma kondurmuyor ama kim bilir, belki de o enerji tüketen kişi bizizdir..? peki toksik kişi nedir ve öyle biriyle karşı karşıya olduğunuzu veya o kişinin siz olduğunu nasıl anlarsınız?

değişim sabahtan başlar

hiç bir şeyi değiştiremiyorsanız, en azından sabahınızı değiştirin. güne farklı başladığınızda zihniniz de farklı çalışmaya başlayacaktır. değişim sabahtan başlar; güne farklı başlayın.

olumlu düşünmek ya da düşünmemek

olumlu düşünmek ya da düşünmemek

öyle bir sabah kalkıp da “bundan sonra artık ben olumlu bir insan olacağım” diyerek olumlu olunmuyor. üzerinde çalışmak, bunu istemek ve bunun farkında olmak gerekiyor. çünkü olumsuz düşünmek çok kolay.

istemiyorum dediğinde istemediğin olur

istemiyorum dediğinde istemediğin olur

zihnimizin ve algılarımızın gücünü çok fazla önemsemiyoruz ne yazık ki. odaklandığımız herhangi bir düşünce, algılarımızda hayata geçiyor; olumlu veya olumsuz olmasına bakmadan.

doğru soruyu sormak

çoğumuz nereye gideceğimize dair ciddi bir planlama yapmıyoruz (hatta bazılarımız hiç planlama yapmıyor). hatta çoğumuz nerede olduğumuza dikkat etmediğimiz için varmak istediğimiz yere ne kadar sürede gidebileceğimize dair bir fikre de sahip olamıyor doğal olarak.

sorunun, cevabı belirlediğini vurgulayan bir hikaye var; belki biliyorsunuzdur. adamın biri, bir dağ köyüne gidiyormuş. ilk defa gittiği için yolu da tam bilmiyormuş. yokuş yukarı patikadan yürürken bir ağacın altında uyuklamakta olan yaşlı bir adama rastlamış. daha ne kadar bu sıcakta yürüyeceğini merak edip sormuş;

– merhaba amca. (adını siz koyun) köyüne daha ne kadar var?

gölgede uyuklayan amcadan hiç ses çıkmamış. adam duymadığını düşünerek bu sefer daha yüksek bir sesle tekrarlamış sorusunu. ama yaşlı amca hiç oralı olmamış. adam da bu faydasız görünen beklemeden sıkılıp tekrar yürümeye başlamış. o giderken yaşlı amca gözünü aralamış; 20-30 adım kadar adamı izledikten sonra;

– şş, baksana!

adam arkasına dönüp yaşlı amcaya bakmış. yaşlı amca devam etmiş;

– o yürüyüşle 1,5 saatte varırsın

bu tavrı sinir bozucu bulanlar olabilir. ama şöyle de bir gerçek var: senin nasıl hareket ettiğin, seçimlerin, tavrın; alacağın sonucu belirliyor. bunu bilelim de “o kadar uğraşıyorum ve o kadar istiyorum, neden hayatımda istediklerim olmuyor” diyerek hayalkırıklığı yaşamayalım. neyi nasıl yaptığımız, sonucu ne zaman alacağımızı, hatta sonuç alıp alamayacağımızı bile belirliyor. istemek, tek başına yeterli değil.

kişisel markalaşmanın temelinde yatan ana fikir de bu; “neyi neden istiyoruz ve bu konuda neyi nasıl yapmak gerekir?” ve geleceğimizi nasıl değiştirebiliriz? 

 

evet, hayatımızı değiştirebiliriz… ama değişim, nereden ve nasıl başlıyor? bu konuda yapmamız gerekenleri mi yapıyoruz yoksa işimize geleni mi? uzun lafın kısası; hayatımızda değişim istiyorsak bunun için uğraşmamız gerekiyor. oturduğumuz yerden sadece “isteyerek” hayat değişmiyor ne yazık ki…

Verified by MonsterInsights