bireysel olarak bir çoğumuzun geleceğe dair yazılı bir “vizyon, hayal, hedef” çalışması yok. hayal kurmayı, zayıflık veya “olmayacak duaya amin denmez” bakış açısıyla hayalperestlik olarak görüyoruz çoğunlukla. oysa ki hayal kurmak zihni geliştirici aktivitelerin en başında geliyor. tabi sadece hayal kurup, hayalimizle ilgili herhangi bir çalışma yapmadan, aynı şeyleri yapmaya devam ederek hayata devam etmekten bahsetmiyorum. bir hayaliniz varsa ona göre hareket etmeniz gerekir. aksi halde bugün ne yapıyorsanız, o yaptığınız şey şu anda size ne kazandırıyorsa veya kaybettiriyorsa aynen devam edecektir.

olumsuz düşünce tarzı sizi mutlu etmezhayaller ve hayalleri hedeflere döndürme konusu bu yazının konusu değil ama en azından düşünce yapımızı değiştirirsek hayatımızda bazı şeyleri değiştirebiliriz. ancak, zihnimizin ve algılarımızın gücünü çok fazla önemsemiyoruz ne yazık ki. odaklandığımız herhangi bir düşünce, algılarımızda hayata geçiyor; olumlu veya olumsuz olmasına bakmadan. çünkü bilinçaltımız, düşündüklerimizin olumlu ya da olumsuz olmasıyla ilgilenmiyor. sadece odaklanılmış olması yetiyor. “ne düşünürsen o olur” sözü de buradan geliyor işte. o yüzden istemediklerimize odaklanmak gerçekten faydasız, çünkü istemediklerimize odaklandığımızda gerçekleşmelerine neden oluyoruz.

O yüzden, olumsuz düşüncelere odaklandığınızda olumsuz sonuçlar alırsınız. Bunun tam tersi olarak, hayatınızdaki çok ufak da olsa olumlu gelişmelere ve sizi iyi hissettiren şeylere odaklandığınızda, geleceğinizde onlardan daha fazla görürsünüz.

ben “iyi düşünelim iyi olsun” düşüncesini olumlu bir düşünce tarzı olarak göremiyorum. bu tarz bir düşünce, olumlu düşüncenin farkında olmak ve biraz tembellik edip kendini olumlu düşünme konusunda zorlamamayı ifade ediyor aslında. biz iyi düşününce iyi olmuyor, biz olumlu düşündüğümüzde hayatın olumsuz taraflarıyla kendimizi meşgul edip vaktimizi harcamamış oluyoruz. bu da algımızı odaklandığımız olumlu bakış açısına yöneltiyor… ve farkediyoruz. çevremizde olumlu olan şeyleri farkettiğimizde seçimlerimiz ve yarattığımız “rastlantılar” kendimize daha keyifli bir hayat yaratmamızı sağlıyor. söylendiği kadar kolay mı? değil ne yazık ki. her güzel şey gibi kendimize emek harcamamız gerekiyor.

olumlu düşünce, herşeyden önce hayattan ne istediğimizi bilmek ve kendimize inanmakla mümkün. 3 temel hata yapıyoruz ve bunların basit çözümleri var (tabi yine de hayata geçmesi için kendimize zaman tanımamız ve üzerinde çalışmamız gerekiyor, çünkü bugünden yarına değişmeyecek bir süreçten bahsediyorum);

1. hayatta istediklerimizden ziyade daha çok istemediklerimize odaklanıyoruz.

bilinçaltımız, düşüncelerimizi olumlu veya olumsuz diye ayırmıyor demiştim. sadece ne kadar yoğun düşünüyorsak o düşünce konusunda gelişiyor algımız. bir şeyi istemiyorsak istemediğimiz o şeyle karşılaşıyoruz hep – başka başka formlarda. hani bir laf vardır ya “istemediğin ot burnunun dibinde biter” diye. tam olarak bunu ifade ediyor.

içinizdeki çocuğu küstürmeyinçözüm: kendinizi bir şeyi istemediğinizi düşünürken yakaladığınızda o düşünceyi durdurun. bu güce zaten sahipsiniz ve istemediğiniz her neyse onun yerine olmasını istediğiniz şeye odaklanın. istemiyorum demek kolay ama çoğumuz istemediğimiz şeyin yerine istediğimiz şeyin tanımını yapmayız. bunun nedeni vakit ayrımaya üşenmek ve kendimizle çok fazla konuşmamak. kendinize vakit ayırın ve istemediğiniz şeyler yerine istediklerinizi düşünün… istemediklerinize odaklandığınızda zaten gerçekleşiyor ama ya istediklerinize odaklandığınızda gerçekleşirse? denemeye değer.

2. değişime direniyoruz.

“direndiğin her neyse devam eder.” kendinizle deneyimleriniz veya bir başka insan arasına duvar koyduğunuz sürece, korkularınızla yüzleşmedikçe ve  aynı sorun veya olaylar hep başınıza gelecektir. değişim zaman zaman rahatsız ve korkutucu gelebilir, ama tırtıldan kelebeğe dönüşmenize izin vermezseniz gelişemezsiniz. hayattaki amacımızı ve bizi mutlu edecek tutkularımızı bulmamız, ruhsal ve zihinsel sağlığımız için önemli. alışkanlıklarımızı değiştirmemiz kolay olmuyor ama hayatımızda istediğimiz şeylerin olmasını istiyorsak emek vermemiz gerekiyor.

çözüm: değişimin sizde yarattığı rahatsızlık ve korkuya odaklanmak yerine sadece onu olduğu gibi kabul edin. kalbinizi ve zihninizi yeni deneyimlere açın ve yeni yerler ve yeni insanlara kendinizi açmanızın hissettirdiği yabancılık çekme duygusu yerine, o deneyimlerden öğreneceklerinize ve sizde yaratacakları gelişime odaklanın.

sadece çok uzağa gitme riskini göze alanlar,
ne kadar uzağa gidebileceklerini bilirler. – t. s. elliot

hayalleriniz için risk almaya değmez mi?

3. içinde bulunduğumuz ana değil de sorunun yaratacağı sonuçlara takılıyoruz.

sorunların yaratacağı sonuçları kontrol etmeye çalışmak sorunun içinde kaybolmaya neden oluyor ve olumsuz düşünce tarzı yaratıyor. doğduğumuzdan bu yana  kendimizi ve başkalarını kontrol etmemiz ve başkalarına güvenmememiz öğretildi, öğretiliyor. sadece geleceği düşünmenin doğru olduğuyla kandırıldık; içinde bulunduğumuz anın bir değeri yokmuş gibi. ancak, içinde bulunduğumuz anı doğru değerlendirmiyorsak yarınımızı değiştirecek bir hareket yapmıyoruz demektir. o yüzden tam olarak “bugün aslında yarın”dır. bugün kendimiz için yapacağımız doğru hareketler bize yarın için istediklerimizi getirecek.

düşüncelerinizi özgür bırakınhiç birimiz yarın ne olacağını bilmiyoruz, ama ne olursa olsun henüz olmamış bir şey üzerine öngörülerde bulunmak anlamsız. çünkü bugünden yarın için bir kendimize yatırım yapmıyorsak, bugünkü düşünce tarzımız bize ne getiriyorsa yarın da aynı şeyi getirecektir. yani hayatımızda dişe dokunur herhangi bir değişim olmayacak.

çözüm: kendinizi endişelenirken veya geleceğiniz için kara kara düşünürken yakaladığınızda, dikkatinizi içinde bulunduğunuz ana çevirin. gelecek için hayallerinizin, hedeflerinizin olması güzel ama sadece gelecekte yaşarsanız, sadece sahip olduğunuz en değerli şey olan zamanınızı harcamış olursunuz; o da içinde bulunduğunuz andır. bilinçli olarak kalbinizde doğru olduğunu hissettiklerinizle kendi gerçekliğinizi yaratın… gerisi, kendinize olan bu inancın sizi yönlendirmesine fırsat tanımaktan ibaret.

ilk başta da söylediğim gibi değişim çoğunlukla hızlı olmuyor. kendinize zaman tanıyın. olumsuz düşünen insanlara dikkat edin. ve hayatınızda istemediğiniz şeylere odaklanıp olumlu düşündüğünüzü sanmayın. istemiyorum demek yerine istiyorum diyin.

hayatta istedikleriniz gerçekleşsin…

0
Would love your thoughts, please comment.x
Verified by MonsterInsights