hayatta kaç kere bir şeylere sıfırdan başladınız bilmiyorum ama bir işe uzun süre emek verdikten sonra tümden başarısız olup tekrar sıfırdan başlama düşüncesinin ne kadar zorlayıcı olduğunu biliyorum. hatta birden fazla kereler sıfırdan başlamak zorunda kalmak daha da zorlayıcı. hele bir de çevrenizin, başarısızlıklarınız karşısında yanınızda “durmayışı” var ki; başlı başına bir kişisel gelişim eğitimi demek.

james altoucher‘ın sıfırdan başlama konusunda yazdığı makaleyi çarpıcı buldum. kesik kesik ve konudan konuya atlıyormuş gibi görünüyor ama hayat da biraz öyle değil mi? sonuç olarak yalnız değiliz; çevremizde etkileşim içinde olduğumuz sayısız insan var. çevremizde hayattan beklentisi olan tek kişi de değiliz. hayatımızda hep birilerinin etkisi olacak. asıl soru bu “birileri”nin hayattan beklediklerimiz ve hayallerimiz için doğru insanlar olup olmadıkları.

 

kırkından sonra her şeye sıfırdan başlamak

40 yaşında eşimi, evimi ve işimi kaybettim. ve bir çok arkadaşımı.

ve utanmışım. arkadaşlarıma karımın beni terkettiğini söylemek istemedim. arkadaşlarıma evimi satılığa çıkardığımı söylemek istemedim. benim başlattığım şirketi satınalan, sonsuza dek süreceğini düşündüğüm sadakatim üzerinden kazanan ve yedi yıl boyunca yazdığım websitesi de şimdi sisteme girişimi bloke etmişti.

ve parasız kalıyordum. yine.

bunu yazarken sanki aynı gazeteyi tekrar yazıyormuşum hissini taşıyorum. bir şekilde bunu defalarca yazmıştım. bunu tekrar yazmaktan utanıyorum.

bir james altucher yazısıyla ilgili hızlı kılavuz:

insanlar bana şöyle söylüyor, “bu, tipik bir james altouche yazısı: her şeyi kaybettim. kendimi öldürmeyi düşündüm ve sonra tekrar başarmak için A’yı, B’yi, ve C’yi yaptım… ve sonra her şeyi yeniden kaybettim.” ve sonrasında şöyle bitiriyorum; “hala hayattayım”.

(hayat, “oynamak” için hiç bir zaman yoğun değildir) her gün.

40’ıma bastığımda bir arkadaşım benim için bir parti düzenledi. karım orada değildi. kızlarım orada değildi. arkadaşlarım orada değildi.

sadece partiyi “düzenleyen” kişi arkadaşımdı. bütün arkadaşlarını ve kız arkadaşını davet etmişti. hepsi 40’ıncı yaşımı kutladılar.

hiç birini tanımıyordum. gece boyunca çok az konuştum. masrafları ben ödedim.

bir yıl sonra hiç bir şeyim kalmamıştı. ve hatta partiyi düzenleyen o arkadaşım da kendisi parasızken ona verdiğim borcu hemen unutup ortadan kaybolmuştu. insanların yaptığı gibi.

mütemadiyen üzgündüm. kendi kendime şöyle düşündüm; “40 yaşında böyle bir şey nasıl olabilir?”

30’umdayken müthiş bir şirketim, müthiş bir ailem, harika bir karım, tonlarca arkadaşım vardı ve hep yaratıcıydım.

şirketim sürekli yükseliyordu ve 30’umda onu iyi bir paraya sattık. hayatta her şeyi çözdüğümü düşündüm.

hayatta bir insan olarak büyümeye dair görevimi tamamladığımı düşünüyordum. o yüzden gelişmeyi bırakıp artık sadece hayattan keyif alabilirdim.

hiç bir fikrim yoktu. daha sonra gelişmenin hiç bir zaman durmadığını anladığım o uzun, berbat on yılı düşündüm.

gelişmeyi durdurma

GELİŞMEYİ DURDURMAK ölüm. hedef yok. son nokta yok. sadece yön var.

hayatı temalarla ve değerler bütünüyle yaşayın. bu bir kod.

30’umdan 19 yıl sonra kodum şu;

  • dürüstlük
  • yaratıcılık
  • sorumluluk (kesinlik), birlikte.
  • gizem (keşif)
  • duygusal bağ. sana yakın olan insanları sev ve onlara karşı iyi ol.
  • değer ver. her zaman insanlara yardımcı olacak şeyler yapmaya çalış.
  • enerji. gerek sağlık, gerek dürüstlük, gerek maneviyat olsun,yukarıdakilerin hepsini yapman için gerekli enerjiyi verecek şeyleri yap.

bu listede para yok, kariyer yok, şöhret yok.

41 yaşında, gün içi işlem yaparken ve tonla para kaybederken bir an geldi; yeni eşimi odaya çağırdım ve “artık yapamayacağım” dedim, “hayatımı sevmiyorum.”

yürüyüşe çıktık. hudson nehri kıyısında oturuyorduk. bir patika belirledik ve oradan yürümeye devam ettik. sonunda, ağaçların arasından bir sahile vardık.

ceplerimi boşalttım. anahtarlar, telefonlar, para, kredi kartları.

suya girdim. daldım ve orada kaldım. giysilerim suda havalanıyordu. çıkmak istemedim. güneş batıyordu. suyun soğumaya başladığını hissettim.

sonunda, eşim beni sahile geri çağırdı.

gittim.

bir sonraki gün, kişisel sorunlarımla ilgili blog yazmaya başladım. son 20 yılda hatalı yaptığım her şeyle ilgili. özellikle 30’larımda yanlış yaptığım şeylerle ilgili.

her şeyi yazdım mı? hayır. henüz değil. ama bir çoğunu yazdım.

para kaybetmek. arkadaşları kaybetmek. yaşamak istediğim duyguları kaybetmek. yıllarca keyifsiz olmak.

40 yaşında bile hayatımın nerede olduğuyla ilgili bir hissimin olmaması. hatta ne bulmam gerektiğini bile anlamamış olmam.

önce paraya ihtiyacımın olduğunu hissettim. parayla ilgili ve insanların benimle ilgili gerçek kodumun ne olduğunun üzerinde bile değerlendirme yapmadığımı düşünmelerinden çok korkuyordum. yaşamak istediğim değerlerden.

o zamandan beri her gün hikayemle ilgili yazıyorum. ve o hikayeler, şükrettiğim ve hayatımı bugünkü haline dönüştürecek fırsatları bana sundular.

görülüyor ki o kodlar önce geliyormuş. ve ardından hayatın tamamı onların bir sonucuymuş.

yaşamak için bir kod, değerler, tutkularımı ateşleyecek yaratıcılık… iyi bir hayat için gerekenler.

ve sonrasındaki getirisi ise daha güçlü ilişkiler, daha güçlü olasılıklar, daha fazla kesinlik, daha fazla yaratıcılık ve sonunda başarı.

her yıl zor. hayat zor. hiç bir yıl kolay değil. hiç bir iş kolay değil. hiç bir ilişki kolay değil.

bu geride bıraktığımız yıl, ilişkiler ve iş açısından benim için en zor yıldı.

ama her zamankinden daha yaratıcıyım. ve kodumu yukarıda belirttiğim şekilde yaşıyorum. o yüzden, şu anda olaylar 40 yaşında olduğum zamandan daha hızlı çözülüyor. 30 yaşında olduğum zamandan daha hızlı, 20 yaşında olduğum zamandan daha hızlı.

bir çocuk günde ortalama 300 kere gülüyormuş…

bir yetişkin günde 5 kere…

ben günde yaklaşık 50 kere. belki daha fazla…

her gün seçeceğimiz yaklaşık 10.000 seçeneğimiz var. küçük veya büyük. her gün hedefim, daha fazla seçimimi sırf başkası yapmamı istediği için değil sadece ben istediğim için yapmak.

daha fazla gülüyor olmamın, daha fazla eğlenmemin, 40’ıncı yaşımın benim için sadece bir başlama noktası olmasının sebebi bu. hatta bugünün bile bir başlama noktası olmasının sebebi bu. günün geri kalanını çok merak ediyorum.

kahramanlarımdan biriyle bir podcast yayını yapacağım ve ölesiye korkuyorum.

ardından, bu gece bir standup gösterisi yapacağım ve dehşete kapılmış durumdayım. bütün sabah boyunca şakalarımı prova ettim.

bir  önceki gün, büyük bir fotoğraf sanatçısı olan bir arkadaşım uykusunda vefat etti. onu 22 yıldır tanırdım ve hayatımın en yaratıcı dönemlerinde 3 yıl beraber çalıştık.

benden gençti ama aidsdi… belki de ölüm nedeni oydu.

bir projede birlikte çalışırken, et paketleme bölgesinde çalışan travesti bir hayat kadınının fotoğrafını çektiğini hatırlıyorum.

onun hüznünü, hayattaki çaresizliğini yakalamıştı. ışıklar, ameliyatlı güzelliğini hafif aydınlatırken, gölgesi arkaya vurmuştu.

arkadaşım öldü. ben hala hayattayım.

 

yazının orijinali: How To Start Over At 40

 

10
0
Would love your thoughts, please comment.x
Verified by MonsterInsights